Konuşma nefesle başlar. Bir ses çıkarmak ve konuşmak için nefese ihtiyacımız var. Kullandığımız sesin, yaptığımız konuşmanın kulağa hoş gelir ve dinlenir olması için kullandığımız nefesin doğru alınması, doğru verilmesi gerekli. Doğru kullanılan bir nefesle cılız olmayan, rahat işitilebilen, güçlü bir sesle konuşmak, konuşmanın içeriğine uygun, gerekli yerlerde, anlamı destekleyici duraklamalar yapmak, düşünce ve duygularımızı iletmeye yarayan vurgulama ve tonlama yapmak mümkün. Doğru kullanılan nefes konuşmayı tekdüzelikten kurtarır. Ayrıca sözcükleri oluşturan seslerin iyi boğumlanmasını ve konuşmamızın anlaşılır olmasını sağlar.
Genellikle düşünmeyiz nefes alırken… Nasıl nefes aldığımıza dikkat etmeden, bilinçli bir katkıda bulunmadan yaşamın devamı için otomatik olarak nefes alır, veririz. Oysa aldığımız ilk nefes ve çıkardığımız ilk sesten yani doğduğumuz andan başlayarak biliriz doğru nefes almayı. Bedenimize kodlanmıştır adeta doğru nefes alıp vermek. Ancak zaman içinde çoğunlukla bırakır gider bizi bu nefes alışkanlığı.
Diyafram kullanılarak alınan nefes doğru nefestir.
Diyafram göğüs kafesinin altında yer alan bir kas. Diyafram kullanmadan alınan göğüs nefesinde ciğerlerimizin sadece üst kısımları, en fazla yarısı oksijenle dolar. Oysa diyafram nefesinde bu kasın aşağıya doğru yaptığı hareketle daha fazla nefes almak ve ciğerlerimizi alt kısımlarına kadar oksijenle doldurmak mümkün.
Nefes alırken diyafram kası genişler, böylece göğüs boşluğunun hacmi artar, akciğerlere daha fazla yer açılır. Peki, diyafram bunu nasıl yapar? Kendisinin aşağı doğru hareketiyle diğer organların aşağıya ve yana doğru çekilmesini sağlayarak… Akciğerlere daha fazla hava girmesinde tabii ki göğüs kafesimizin esnekliği ve genişleme özelliği de pay sahibi. Nefes verirken de tam tersi diyafram yukarı doğru yükselir. Bilmemiz gereken bir diğer nokta da diyaframın bütün bunları yaparken yalnız olmadığı. Ona yardımcı olan başka kas grupları da var vücudumuzda. Bunlar kaburga kasları ile karın kasları. Bu kaslar nefes aldığımızda diyaframa eşlik ederek dışa ve yana doğru açılırlar, nefes verirken de diyafram yukarı çekilirken onlar da içe doğru hareketlenirler.
Diyafram kası konuşma sırasında ihtiyacımız olan bol havayı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kullandığımız havayı hızlıca tüketmeyip yavaş yavaş dolayısıyla kontrollü kullanmamızı sağlar. Ki bir konuşma sırasında belki de en fazla ihtiyacımız olan budur. Aksi durumda konuşmamız çabuk tükenen nefesimiz nedeniyle sık kesintiye uğrar ve akıcılığı bozulur. Ve gene aynı nedenle özellikle heyecana kapılan konuşmacıların bu heyecanı kontrol altına almaları güçleşir.
Bütün bunları yapabilmesi için tabii ki diyafram kasının zaten bildiği ama biz kullanmadığımız için unuttuğu bu hareketleri ona hatırlatmak, bir başka deyişle eğitmek gerekir.
Yapacağımız egzersizlerle şu durumu yaşamanız mümkün; egzersizler sırasında düşünerek hareket edeceğiniz için yapılması gerekenin tam tersini yapabilirsiniz. Tavsiyem kendinizi rahat bırakmanız, alıp verdiğiniz nefesin ritmini bozmadan, diyafram kasının devreye girmesine izin verecek kadar bir farkındalıkla çalışmanız. Diyafram nefesini öğrendikten ve yaşamınıza yerleştirdikten sonra sistem kendi doğal işleyişinde çalışacaktır.Bu arada ekleyelim, tok karnına diyafram kullanmak zordur.
Jülide hocam elinize sağlık, gerçekten iyi düşünülmüş bir proje. Tebrik ediyorum. Öğrencilerime web sitenizi önereceğim. Yolunuz açık olsun. Selamlar