TRT Vizyon Dergi-Güzel konuşma ruhlara iyi gelen bir müzik gibidir

Günlük hayatın her anında kullanılan en yaygın iletişim aracı konuşma. Hayatımızı çevreleyen insanlarla ortak bir dilimiz varsa, iletişimin en hızlı gerçekleşeceği yöntem de kuşkusuz bu. Tabii bu düşünce pek çok “ama” ile başlayan cümleyi de beraberinde getiriyor.
O cümlelerden biri şu olabilir belki: “Konuşma en etkin iletişim yöntemi ama kullanılan dil doğru, düzgün, anlaşılır ve akıcı olursa.”

Yeni yeni konuşmaya başlamış bir çocuğun ne söylediğini annesi ve babası dışındakilerin anlaması biraz zordur öyle değil mi? Çünkü henüz “anadili”ni öğreniyor ve tüm kelimeleri sevimli bile olsa eksik ve yanlış kullanıyordur. Peki, biz yetişkinler?
Büyüyene kadar çevremizi sarmalayan o dili, doğru ve akıcı, tam da gerektiği gibi kullanabiliyor muyuz? Aslında çok zaman yaptığımız yanlışların farkında bile değiliz. Bunun sonucunda da yanlış anlamalar, anlaşılamamak, dinlenilmemek ve hatta iletişimin kesilmesi gibi pek çok durumla karşı karşıya kalabiliyoruz.

Gelelim anadilimize…“Türk dili zengin, geniş bir dildir. Bütün kavramları anlatma yeteneği vardır.” Atamızın bu sözüne, Türk ve yabancı dilbilimciler de katılıyor. Bizlere ise bu dilin bütün zenginliklerini koruyup, onu doğru, güzel ve etkili kullanmak kalıyor.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu kurulduğu andan itibaren yayınlarında bu görevi benimsemiş bir kurum. Dilimizin doğru, anlaşılır ve etkili kullanılması için hassasiyet göstermiş ve geniş bir kabulle bu alanda da “okul” olmuş. Ve şimdi bu okulda yetişen bir isim, bayrağı internet yoluyla daha ilerilere taşıma çabasında. Aslında onu ekranlardan tanıyorsunuz: Deneyimli TRT Spikeri Jülide Sönmez…

Biz bu yazıda sizleri, onun hayata geçirdiği özel bir projeyle tanıştırmak istiyoruz: KİD Eğitim. Konuşma, İletişim, Diksiyon kelimeleriyle açabileceğimiz KİD Eğitim tam bir derya.İpucunu biz verelim ama daha fazlasını Jülide Sönmez’in cümlelerinden aktaralım. Proje, internet sitesi ve Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya kanallarını kullanarak, dilimizin doğru ve güzel kullanımına hizmet etmeyi amaçlıyor.Üstelik hiçbir ücret almadan. Kısacası internet ulaşımı olan herkesin, sınırsızca yararlanabileceği videolar, blog yazıları, röportajlar, kelimelerin doğru okunuşları ve çok daha fazlası hemen elinizin altında. En iyisi biz susalım ve sözü “ustasına” bırakalım.

KİD Eğitim fikri nasıl doğdu? Amacınız neydi? Hedeflerinize yaklaşabildiniz mi?

Jülide Sönmez

Her şey bir yaz akşamı televizyonda izlediğim bir haberle başladı. Mobil uygulamalarla ilgili bir haberdi. Bu haberden esinlendim. Diksiyon eğitimi veren bir mobil uygulama yapmaktı ilk düşüncem. Derslerin yazıya dökülmesi, bölümlenmesi, kliplerin süresi her şey mobil uygulama için hazırlandı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve mobil uygulamadan vaz geçmek zorunda kaldım. En iyi yol elimdeki 40 adet videoyu bir web sitesinde değerlendirmekti. Amacım konuya ilgi duyanların masa başına oturmadan, bulunduğu her yerde, fazla çaba harcamadan tablet ya da telefonda videolara ulaşabilmesi, güzel konuşmayı öğrenebilmesiydi. Bu anlamda hedefime ulaştım sayılır. Çünkü web sitesi mobil uyumlu geliştirildi. Nihai hedefe ulaşmak için ise sanırım daha epey yolum var.

Hedef kitlem kim diye sorarsanız; güzel konuşmak isteyen herkes. Amacım spiker-sunucu yetiştirmek olmadı. Siteyi profesyonel bir konuşmacı yetiştirmek için değil; isteyen herkesin bilerek, düşünerek ve özenerek konuşması için hazırladım.Onun için herhangi bir konuşmacıya yetecek en önemli ve öncelikli bilgileri vermeye çalıştım.

“Epey yolum var” dediğiniz nihai hedefiniz nedir?

Nihai amacım sanırım bir kaynak haline gelmek. Daha güzel ve doğru konuşmak isteyen herkes için. “Bakalım, KİD Eğitim bu konuda ne söylemiş.” denmesi beni çok mutlu eder. Bunun bugünden yarına gerçekleşecek bir mucize olmadığının farkındayım tabii ki.Başvuru kaynaklarından biri olmak için tanınmak, bilinmek gerekli. Bu da yetmez, güven kazanmak gerekli.

Bu çalışmanızı özellikli kılan, diğerlerinden ayıran farklılıklar neler?

Sanal ortamda gürültü çok fazla. Diksiyon, konuşma üzerine çok sayıda videolu anlatım var. Ancak bunların bir kısmı ya yanlış bilgiler veriyor ya da diksiyon öğreten kişi kendi konuşmasından habersiz. Ve hiçbirinin bir sistemi yok. “Biraz oradan biraz buradan bir tutam da öbüründen koyalım, işte oldu.” gibi bir yol seçilmiş. Benim en temel düşüncem bilgileri sırayla vermekti. A’dan Z’ye sistemli bir şekilde diksiyonun anlatıldığı tek mecra, en önemlisi de bu konuya ayrılmış ilk web sitesinin olması. Benim dışımdaki tüm videolar video paylaşım platformlarında yer alıyor. kidegitim.com bu alanda açılmış ilk web sitesi. Tek farkı bu değil. Derslerle ilgili çalışma metinleri var, katılımcının öğrendiğini uygulayabilmesi için. Oğlum ve ben kaleme aldık, doğru okunuşların duyulabilmesi için de ben seslendirdim. Ayrıca sitede bir blog sayfası var. Türkçe, doğru ve etkili konuşma üzerine yazılar kaleme alıyorum.

Büyük bir emek ve gerçekten disiplinli bir çalışma, üzerine yılların birikim ve tecrübesi… Tüm bunları ücretsiz olarak paylaşmanız da elbette inanılmaz. Peki, size geri dönüşü tam olarak ne?

Bazen ben de inanamıyorum ücretsiz olduğuna. Bu çalışma için ciddi bir maddi kaynak aktarmışken bana henüz bir dönüş yok. Aslına bakarsanız ben bir sanal kitap yazdım diye düşünüyorum. İnsanlar ne yazık ki bilgi almak için ücret ödemeyi sevmiyor. Tabii ki sanal dünyada. Bir kitaba 30 lira verebilir kişi ama bu bilgilenme işi internet dünyasında olunca nedense “bedava gelsin bana” tercihi yaygın. Ücret ödenir bir mecra haline gelmek için zamana ihtiyaç var. Tanınmak ve güvenilir olmak, yaygınlaşmak gerekli. Şu an için bir manevi tatminden söz edebilirim. Bir “dahi” kelimesinin doğru söyleyişinin daha çok insana ulaşması için reklâm vermişliğim var. Bunu da ancak doğru olanın yayılmasından duyulan zevkle açıklayabiliriz sanırım.

Kid Eğitim’i tanıtmak ve içeriğini olabildiğince insana yaymak da işin başka bir boyutu anladığımız kadarıyla. Bunun için neler yapıyorsunuz?

Bilinirliği artırmak için boş durmuyorum. Sosyal medyada @kidegitim adıyla hesaplarım var. Bu alanlarda web sitesinde yapmadığımı yapmaya çalışıyorum. “O Öyle Söylenmez” ve “Farkına Varın” adlı sürekliliği olan görseller hazırlıyorum. Biri yanlış söylenen sözcüklerin doğruları, diğeri kişilerin edindiği, sıklıkla tekrarladığı ve farkına varmadığı konuşma alışkanlıklarıyla ilgili. Bütün bunları yaparken şunu da anladım ki sosyal zaman medya sadece kendi yaptıklarınızla adınızı
duyurabileceğiniz bir alan değil. Sizi takip edenlerin beğenmesi yetmiyor, paylaşması gerekiyor. Yani bir nevi kendi takipçilerine sizi tavsiye etmeleri, sizi işaret etmeleri gerekiyor.

julide-sonmez

Siteniz hem kullanım kolaylığı açısından hem de eğitim videoları, blog yazıları takip edildiğinde çok verimli görünüyor. Başka bölümler de olacak mı?

Eğitim videoları devam edecek.Tamamlamam gereken birkaç konu kaldı.Onun dışında her bölüm için daha detaylı bilgiler veren klipler çekeceğim. Bir de bu alanda tanınan,saygın isimlerle röportajlar yapıyorum.İlkini oğlum Ege Berk Kiraz, babası Zafer Kiraz ile gerçekleştirdi. Bu röportajların da devamı gelecek.

“Spiker dilinin müziğini kapmış olmalı” diyorsunuz. Nasıl öğrenilebilir o müzik?

Bu, meslek dışındaki insanlar için de geçerli mi? Bu cümleyi spiker olmak isteyenler için yazdığım blog yazısında kullandım. Çünkü bu müziği özümsemeden spikerlik yapan çok kişi var. Çok kulak tırmalıyor konuşmaları. Hiç olmayacak vurgular, şaşılası tonlamalar, söz öbeğini bölmeler, sözcüğün son hecesini uzatmalar. Sanki başka bir dil konuşuyor. Merak ediyorum böyle haber okuyanlar günlük hayatında da böyle mi konuşuyor diye. Her dilin kendine ait bir ezgisi vardır ve evde öğrenilir. İyi konuşmaları dinleyerek ve uygulamaya çalışarak öğrenilir. Kötü konuşmalara ve yabancı dillere öykünmeye çalışmazsak da gelişir. Kötü konuşma derken dilinin söz dizimini bilmeme, sesleri yayarak konuşma, hece ve ses yutma, tempo, durak, tonlama, vurgulama hataları yapma gibi sorunları kastediyorum. Bütün bunlar ezgiyi yakalamamıza engel unsurlar.Ve tabii ki dilinin müziğini konuşmaya doğru yansıtmak herkes için geçerli.Ancak özellikle belirtmek isterim; yöresel ağıza sahip konuşmalar kötü konuşma sınıfında değil bence. O ağızların her birinde kendine özgü bir ezgi var ve eğer profesyonel konuşmacı değilse dinlemek bir zevk.

Yıllardır Türkçe’yi doğru ve güzel kullanmak için eğitimler aldınız ve bunu meslek olarak sürdürüyorsunuz.Bu konuda eğitim almamış insanlarla konuşurken, sözcüklerin yanlış söylenişine takılıp, konuşmanın özünü kaçırdığınız oluyor mu?

Bu bana nadiren oluyor. İyi eğitim almış bir kişinin, güzel konuşmasını bekliyorum, olmayınca da şaşırıyorum. Yanlış söyleyişler çok sık tekrarlarsa konudan uzaklaşıyorum tabii.

Jülide Sönmez-Ege Berk Kiraz

Kid Eğitim sitesinde, “sen” dilini kullanmanız dikkatimizi çekti. Bu siteyi inceleyenler için daha mı etkili oluyor?

Ben öyle olacağını düşündüm. “KİD Eğitim senin için hazırlandı.” derken okuyanın kendini değerli hissetmesini amaçladım.Genele değil, kişiye seslenmeyi seçtim.Sen dili tanıtım yazısında var sadece.Derslerde “siz” diye hitap ediyorum.

Bu çalışmada oğlunuz da size eşlik ve yardım ediyor. Doğru ve güzel Türkçe kullanan ebeveynlerle büyümenin dışında bu alanda bir eğitim aldı mı? Anne oğul birlikte çalışmak çok keyiflidir herhalde, bizimle biraz duygularınızı paylaşır mısınız?

Hayır, hiç eğitim almadı. İyi konuşma duyarak büyümek çok etkili. Birlikte çalışmak benim için harika bir deneyim. Hâlâ devam ediyoruz iş birliğine.Çekimlerde o benim öğrencimdi. Ama geldiğimiz noktada ben onun öğrencisiyim.
Sosyal medyada becermem gereken çok şey var. Önce güzel güzel anlatıyor, 10 gün sonra aynı şeyi ben bir daha sorunca, “Bak anneciğim, kaç kere söyledim.” cevabını alıyorum tabii. Sosyal medya ayağı onun sayesinde ilerliyor. Tek başıma beceremezdim.

Sizce anne babalar, dil konusunda günlük hayat, sosyal medya ve benzeri dış etkenlerin olumsuzluklarından çocuklarını nasıl koruyabilirler?

Zor. Çocukları çok okumaya teşvik etmek gerekli. Bunun küçük yaşlarda başlaması önemli. Sonra biraz iş işten geçmiş oluyor. Evde ve okulda iyi konuşmayı duyarak büyümeleri de çok önemli. Anne babanın kendi konuşmasına da dikkat etmesi lazım. Çocuklar düşüncelerini, duygularını, kendini açık, net ve doğru ifade etmeli. Buna yönlendirilmeli çocuk. Nasıl yönlenir peki? Onunla çok konuşarak, onu hep dinleyerek. Konuşurken ve özellikle dinlerken göz teması kurarak, iletişim işi sırasında sadece bu işe zaman ayırarak.Sosyal medya ise esasen yazı dilini bozuyor. Ayrı bir mecra ve kendi dilini oluşturdu. Şu “-de,-da” ve “ki” eklerinin ne
zaman bitişik ne zaman ayrı yazılacağı hâlâ bilinmiyor. Bildiğini sanan ya da bu bilir dediğiniz kişi bakıyorsunuz yanlış kullanıyor. Noktalama işaretleri kullanılmıyor. Cümle nerede bitiyor, mesaj cümlenin neresinde gizli, anlamak için epey çaba sarf etmek gerekiyor. Yazım kurallarının bu kadar hiçe sayılması konuşmayı da bozuyor tabii. Duraksız, soluksuz, cümleleri zincir gibi dizen konuşmacılar çıkıyor ortaya. “v” harfi yerine “w” harfini yazmak, gençlerin bu sesi bir Arap gibi telaffuz etmesine neden oluyor. Bütün bunlar bence konuşmanın, anadilimizin kıymeti bilinmediği için oluyor. Oysa ki “Bir dakika, ben yazarken çağa ayak uydurayım, zaman kazanayım diyorum ama konuşmamı bozuyorum. Üstelik bir de Türkçe’ye zarar veriyorum.” farkındalığında değil hiç kimse. Konuştuğum dili korumalıyım kaygısı yok kimsede. Oysa ki güzel konuşmak tatlı bir iştir. Tadını çıkara çıkara, kendi egosunu, başkalarının kulağını okşaya okşaya konuşmalı kişi. Güzel konuşma ruhlara iyi gelen bir müzik gibidir ve hem konuşan hem de dinleyen bundan zevk alır.

Hepimiz özellikle de TRT Radyolarının özenli ve güzel Türkçesini dinleyerek büyüdük. Radyo ya da televizyon olsun, TRT’nin her zaman özen gösterdiği ve bu alanda da bir eğitimi gönüllü üstlendiğini söyleyebiliriz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bu söylediğiniz ne yazık ki eskisi kadar güçlü değil. Sözünü ettiğiniz zamanlarda sadece radyo vardı. Televizyonun eklendiği yıllarda da TRT’nin doğal yolla eğitimi devam etti. Ama artık çok fazla yerel ve ulusal TV, radyo kanalı var. Haliyle TRT’nin kullandığı standart Türkçe eskisi kadar girmiyor evlere. Ve sanki Türkçenin doğru konuşulması eskisi kadar önemli değil hemen hemen her çevrede.

“Her dilin kendine ait bir ezgisi vardır ve evde öğrenilir. İyi konuşmaları dinleyerek ve uygulamaya çalışarak öğrenilir. Kötü konuşmalara ve yabancı dillere öykünmeye çalışmazsak da gelişir. Kötü konuşma derken dilinin söz dizimini bilmeme, sesleri yayarak konuşma, hece ve ses yutma, tempo, durak, tonlama, vurgulama hataları yapma gibi sorunları kastediyorum. Bütün bunlar ezgiyi yakalamamıza engel unsurlar.Ve tabii ki dilinin müziğini konuşmaya doğru yansıtmak herkes için geçerli.”

Jülide Sönmez

Röportaj: Meral Ünsal

TRT VİZYON DERGİSİ PDF

Etiketler:,
    1. Dilek Karakul 07/10/2018

Video'yu Beğendiniz mi?
"Hayır Teşekkürler. Lütfen pencereyi kapat"