Bir Kadının Diftong ile İmtihanı
KİD Eğitim yayın hayatında bir ayını doldurdu.
Yeni bir mekân burası. Uzantıları var; facebook, twitter, instagram, youtube… Blog… Bunlar da yeni. En azından benim için. Kiminde hesabım yoktu, var olanlarda da aktif değildim. Şimdi bunların hepsinde birden aktif olmak, takip etmek, takip edilmek, güncellemek, yeni paylaşımlarda bulunmak zorundayım.
Aslında, düşününce, yeni bir mekân tanımlaması sadece benim için değil, sizin için de geçerli. KİD Eğitim için söylüyorum. Çünkü burası A’dan Z’ye diksiyon dersi veren, güzel ve düzgün konuşmanın temel ilkelerini anlatan ilk web sitesi. Bir nevi ekranınıza gelmiş diksiyon kursu. Yüz yüze yapılan dersler kadar olmasa da katılımcıların konuşmayla ilgili bir farkındalık kazanmasını sağlayan, hatta kulakları iyiyse yanlışlarını düzeltmelerine yarayan bir kurs.
Sanal dünyada çok fazla video var diksiyon ile ilgili. Ama başı sonu olan, sadece bu konuya ayrılmış, bilgileri olması gereken sırayla anlatan bir web sitesine rastlamadım hiç.
Tabii, verilen bilginin niteliği de önemli. Hatta en önemlisi bu. Bilginin verilmiş, başkalarına aktarılmış olması yeterli değil. O bilginin doğruluğu en önemlisi.
Doğal olarak araştırıyorsun, diksiyon ile ilgili başka neler yapılmış, nasıl yapılmış diye. İzlediğim videolar içinde tabii ki doğru bilgi aktaranlar var. Ama artikülasyon anlatırken kendi artikülasyonundan bihaber olan, “Klasik” kelimesini ince değil, kalın “a” ile söyleyen, “Merhaba” yerine “Mereba”diyen de var. Hatta diftongu “iki ünsüzün yan yana gelmesi olarak açıklayan ve buna örnek olarak “bir kadın” örneğini veren bile var. Diftong iki ünlünün yan yana gelmesidir. Üstelik iki ayrı sözcükte değil, aynı sözcük içinde gerçekleşmesi gerekir. Laik gibi, iddia gibi.
Çıkıp iki kere ikinin beş ettiğini söylemek gibi bir şey bu. Zaten kimse de cesaret edip bunu yapmaz. Ama konu dil olunca, istediğimiz ya da doğru olduğunu sandığımız bilgileri vermek çok kolay. İşin ilginç yanı da bunun sonsuz bir öz güvenle yapılması.
Kimseyi utandırmak değil amacım. Anlaşılan iyi bir iş yapılmasına çalışılmış ama “Ne diyorum ben?” diye hiç sorulmamış.
Doğru olanın söylenmesi gerekli. Konu dil, konuşma, diksiyon olunca sorgulayan, itiraz eden, “Ama bir dakika, bu öyle değil ki.” diye karşı çıkan bir mecra da değil burası. Anlatılan yanlış bilgiler teşekkürlerle alınıyor, söyleyiş yanlışları kulaklarda yer ediyor. Düzgün konuşalım derken evdeki bulgurdan da olunuyor.